Cinsel Tiksinti Bozukluğu

Şubat 2, 2009

Cinsel Tiksinti Bozukluğu
Cinsel isteğin daha şiddetli bir derecede azalması ve hatta ortadan kalkması durumudur.

Cinsel tiksinti bozukluğu olan bireyler cinsel aktivitelerden kaçınırlar. Kendilerine cinsel yönden yaklaşıldığında korku, kaygı ya da iğrenme ifade ederler. Bu durum belirgin bir sıkıntıya ve kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur.

Şiddetli derecede cinsel tiksinti bozukluğu olan kişilerde cinsellikle ilgili durumlarda panik atağa varan sorunlar yaşanabilir.
Bu sorun “travma sonrası (posttravmatik) stres bozukluğu” gibi başka psikolojik sorunlarla bir arada da görülebilir. Bu bozukluk tecavüze uğrama ya da çocuklukta istismar gibi cinsel saldırıya maruz kalınan durumlarda, cinsel birleşmenin ağrılı olduğu durumlarda ya da cinsel dürtü ile utanç, suçluluk gibi duygular arasında farkında olunmayan bir bağlantı olduğunda ortaya çıkabilir.

Cinsel Uyarılma Bozukluğu

Şubat 2, 2009

Cinsel Uyarılma Bozukluğu
Cinsel uyarılma cinsel cevap döngüsünün ikinci evresidir. Cinsel uyarılmanın kesin olarak psikolojik bir yönü olsa da aynı zamanda fizyolojik değişikliklerin görüldüğü ilk evredir.

Kadınlarda cinsel uyarılma; pelvik bölgeye kan akımının artması, vajenin ıslanma ve genişlemesi, dış genital organların şişmesi ile karakterizedir. Bu değişikliklerin altında yatan mekanizma çok açık olmasa da cinsel uyarılma, otonom sinir sisteminin uyarılması ile ilişkilidir.

Kadın cinsel uyarılma bozukluğu, cinsel cevabın genel uyarılma yönünün ortadan kalkmasıdır. Bu durumda kadınlarda vajinal kayganlaşma ya da genişleme olmadığı gibi erotik duyumlar da hissedilmez.

Bu durumda fiziksel temas tiksindirici gelebilir veya belli bir noktaya dek temas zevk verebilir. Uyarılma sorunu olduğunda orgazmla ilgili sorun da olacaktır. Bir araştırmada mutlu bir evlilikleri olan kadınların % 33’ü cinsel uyarılmayı sürdürmede zorluk tanımlamışlardır.

Bu problem, kadının yaşamın belli bir döneminde ortaya çıkabilir ya da genç kızlıktan beri hiç cevap olmayabilir. Nedenlerine gelince;

Cinsel uyarılma ile ilgili sorunlar bazı fiziksel durumlar ve yaşam dönemleri ile ilişkili olabilir. Diyabet, sigara kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve sinir hasarları hem kadın hem de erkekte cinsel uyarılmayı olumsuz etkileyebilir.

Emziren kadınlarda vajinal ıslanmada azalma olabilir.

Menopoz döneminde ve sonrasında östrojenin azalması da uyarılmayı zorlaştırabilir.

Bazı ilaçlar da uyarılmayı bozabilir. Örneğin antidepresanlar, antihipertansifler ve antihistaminikler bu tür yan etkiye sahiptir.

Bu işlev bozukluğunun en yaygın nedenleri arasında suçluluk ve düşmanlık yer almaktadır. Suçluluk genellikle cinsel ilişkiden hoşlanma isteği ile bunu yapmaktan duyulan korku arasındaki iç çatışmayı içine alır. Düşmanlık ise sıklıkla eşle ilgilidir.

Kadında cinsel uyarılmayı artırmaya yönelik tedaviler genital bölgeye kan akımını artırarak ya da ıslanmayı kolaylaştırarak etkinlik gösteren ürünler üzerine denemeler sürse de bunların pek çoğu henüz deneysel düzeydedir.

Bazı kanlanmayı arttırıcı kremlerin cinsel uyarılmayı düzeltici etkisi de araştırılmaktadır.

Sempatik sinir sistemini uyaran ilaçlar, yohimbin, sildefanil gibi ağızdan kullanılan ilaçlar da araştırılmaktadır. Bu ilaçlar kan akımını artırarak ya da sinir sisteminin bazı bölümlerini uyararak etki ederler.

Orgazma Giden Yolda Kadın Cinselliği

Şubat 2, 2009

Gerek erkekte, gerekse kadında, erkek ve kadın etkenlerinin karışık şekilde bulunduğu çoğu kez söylenir. Çok doğrudur bu. En erkek insanda bile kadınca nitelikler vardır.

Erkekteki kadınsı elemanları, onun idealize ettiği kadın tablosu belirler. Bu kadın, iyi sevişir ve gerektiği zaman iyi bir kızkardeştir. O, akıllı ve iyi bir ev kadını olmalı, fakat yatakta bir profesyonel gibi davranmalıdır.

Bunun aksi de erkeksi etkenleri olan kadın için söylenebilir: İdeal koca iyi bir sevgili, fakat aynı zamanda iyi bir ağabey veya küçük bir bebek gibi olmalıdır. Ekonomik yetenekleri, toplumda sayılan bir yeri, kurnazlık ile karışık şefkat duyguları olmalıdır.

Fakat birçok durumda erkeklerin, erkeklik özellikleri dedikleri şeylerin sadece anne sevgisi olduğunu bilmek gerekir. Ayrıca özellikle aşırı utanç duyguları olan çok kadınsı kadınlar, zaman zaman cinsel ilişkide yönetici rolü üzerlerine almak için erkeğin yerine geçmeyi ister.

Erkeğin yerine geçmeyi isteyen kadınların psikolojisini uzun klinik araştırmalarından sonra analiz ettim ve psiko analizcilerinkinden farklı olabilecek şu sonuca vardım:

1. Kadın, kocasına bir bebekmiş gibi davranmayı ister. Böylece annelik içgüdülerini tatmin etmeyi arzular. Bunu gerçekleştirebilmek için onunla yer değiştirmek zorundadır. Erkek sırtüstü yattığı zaman, kadın genellikle kadının yukarda olduğu pozisyonu yeğ tutar; yan pozisyona yanaşmaz. Eğer sonuncusunu birincisine kocasının üstelenmesi olmadan yeğlerse, bunu o kadının erkeklik elemanına yormalıyız, annelik içgüdüsünün ifadesi şeklinde görmemeliyiz.

2. Kadın, erkeği kadın yapmayı arzulamaz, sadece erkek rolünü ve hareketlerde inisiyatifi üzerine almayı ister. Bazı psikoterapistlerin bunu kadının erkeğe karşı duyduğu nefret, sadizm veya penisi kıskanmak şeklinde açıklamaları pek haklı görülmez.

3. Öte yandan, kadın, sevdiği erkeğe vücudunu göstermekten hoşlanır; özellikle vücudundan gurur duyarsa. Böylece erkeğin övgü dolu sözlerini ve onun daha kuvvetlenen sevgisini arar. Kadın, zaman zaman vücudunu yukarı kaldırabilir, fakat bunu, örneğin, daha az estetik görünüşlü, oturma pozisyonunda seve seve yapmaz.

Erkekler, kadınların erkeğin yerini alma arzuları hakkında, çoğu kez ön yargılara dayanan bazı düşüncelere sahiptirler. İşte bu düşünceler, erkekleri rahatsız eder.

Menopozda Cinsel Yaşam

Şubat 2, 2009

Menopozda Cinsel Yaşam
Menopozla birlikte cinselliğe ilgi azalması olacağı düşünülse de bu olay daha çok menopozla birlikte oluşan psikolojik faktörlerden kaynaklanmaktadır.

Kadın, menopozla birlikte vücut imajının kaybolacağının ve kadınlık fonksiyonlarının sona ereceğinin kaygılarını duyar. Bu şekilde artık cinsel çekiciliğinin kalmadığını düşünen kadın cinselliğe olan ilgisini de kaybedebilir.

Gerçekte menopozla değişen olaylar düşünüldüğü gibi değildir. Menopoz yaşlanmanın başlangıcı olmadığı gibi kadınlığın sonu da değildir. Bu olayların bilincinde olunduktan sonra menopozda cinsellik daha özgürce “gebelik riski de olmaksızın” yaşanabilir.

İlerleyen menopoz yıllarında eğer hormon tedavisi alınmıyorsa cinsel organlarda yaşlanmaya bağlı “atrofik değişiklikler” meydana gelebilir. Bu değişiklikler sonucunda vaginada kuruma, vagen mukozasında incelme ve buna bağlı olarak ilişki sırasında ağrı ve kanama yakınmaları olabilir.

Uygulanan sistemik veya lokal hormon replasman tedavileri urogenital sistemdeki bu atrofik değişiklikleri gidererek iyileşme durumu sağlayabilecektir.

Yine bu ağrılı cinsel ilişki de kadını cinsel ilişkiden soğutabilir. Ancak bu tür şikayetlerin kolaylıkla tedavi edilebileceğini bilmek, bu tür yakınmaları gereksiz yere çekmemek için önemli olacaktır.
Cinsel isteğin azalmasına bu yaşta ortaya çıkan bazı hastalıklar sonucu olabileceği gibi kullanılan bazı ilaçlarda cinsel isteksizlik yapabilir.

Yaşlanma ve menapoz sonucu en sık karşılaşılan cinsel yakınmalar; istekte azalma, ağrılı cinsel birleşme (disparuni), cinsel cevabın azalması, vajinal ıslanmanın azalması, orgazma ulaşmada zorluk (anorgazmi) ve genital duyarlığın azalması şeklinde özetlenebilir.

Islanmanın azalması ve duyarlığın bozulması östrojen düzeylerinin düşüklüğü ile ilişkilidir. Testosteron düzeylerinin düşük olması ise cinsel uyarılma, genital duyarlık, libido ve orgazmdaki azalmaya sebep olmaktadır.

Menopozda cinsel yaşamı yeniden canlandırmak ve cinsel isteği arttırmak amaçlarıyla bazı tedaviler uygulanabilir. Bunlar;

Öncelikle altta yatan kronikleşmiş hastalıklar varsa bunların kontrol altına alınması ve tedavisi gereklidir.

Psikolojik destek tedavileri verilebilir.

Vajende kuruluk ve çatlama gibi şikayetleri gidermek için lokal (krem, fitiller) veya sistemik (oral) ilaç tedavileri uygulanabilir.

Libido (cinsel enerji) güçlendirici bir takım ilaçlar uygulanabilir. Bu ilaçlar genital bölge kanlanmasını arttırarak cinsel isteği arttırabilirler.

Özellikle bir hekim kontrolünde “Testosteron” hormonu replasmanı yapılarak cinsel arzu ve istekler arttırılabilir.

Aıds Korunma Yolları

Şubat 2, 2009

İngilizce “Acquired Immune Deficiency Syndrome” baş harflerinin kullanımı ile kısaltılan ve dilimize “Kazanılmış (Edinilmiş) Bağışıklık Eksikliği Sendromu (EBES)” olarak çevrilebilen viral (virüs kökenli) kökenli bir hastalık tablosudur.

Vücudun bağışıklık sistemini çökerten HIV virüsünün yol açtığı AIDS hastalığı dünyada her gün ortalama 16 bin kişiyi pençesine düşürmektedir. Hastalık kişilerde; bağışıklık sistemini çökerterek vücudu her türlü mikroba karşı dirençsiz bırakmaktadır.

HIV virüsü taşıyıcılarda uzun yıllar sessiz kalıp hiç bir belirti vermeyebilir, diğer hastalıkların oluşumunu sağlayarak güçsüz kalan organizmayı sinsi bir şekilde yok eder.

AIDS 25 – 44 yaşlar arasındaki erkeklerde birinci, kadınlarda ise üçüncü sıradaki ölüm nedenidir. Bulaşma şekilleri :

Enfekte kan ürünlerinin nakli veya enjektörlerin kullanımı

Prezervatif kullanmaksızın cinsel temas (vajinal veya anal sex)

Derideki bir çatlak veya açık yara ile temas eden enfekte vücut sıvısı

İyi sterilize edilmemiş aletlerle kulak delme, dövme (tatoo), piercing, diş çektirme, sünnet

Hamilelik, doğum, emzirme yollarıyla

AIDS; sarılma, aynı bardaktan su içme veya yemek yeme durumlarıyla geçmez. Hastalıklı kişilerin sivrisineklerle teması da hastalığı yaymaz.

HIV virüsü tükürükte de tespit edilmiştir ancak öpüşmeyle bulaşma riskinin pek olmadığı düşünülmektedir.

Unutulmamalıdır ki, bir insanın sağlıklı görünmesi onun HIV taşımadığı anlamına gelmez.

AIDS’in belirtileri zayıflamış bağışıklık sistemine özgü belirtilerdir. Bu yüzden bu belirtiler AIDS’in spesifik belirtileri değillerdir.

Bunlar:

* Günler veya aylar süren ateş
* Gece terlemesi
* İştah azalması
* Uzun süreli yorgunluk hissi
* % 10 dan fazla kilo kaybı
* Eklem yerlerinde ve kaslarda ağrı
* Nedeni belirsiz , uzun süreli boğaz ağrısı
* Nedeni belirsiz lenfadenopati (lenf bezlerinin şişmesi)
* Uzun süreli ishal (diare)
* Tekrarlayan enfeksiyonlar
* Vücudun belli yerlerinde çıkan ve iyileşmeyen yaralar
Tüm bu belirtiler daha bir çok viral hastalıklarda da görülebileceğinden ötürü kesin hastalığı kesin olarak ayırt etmez.

Korunma Yolları

Gerçektende aşağıdaki kurallara uyulursa bu hastalıklardan korunmak mümkündür .

Tanımadığınız bir kişiyle cinsel ilişkide bulunmamak korunmanın en güvenli yoludur.

Her türlü cinsel ilişkide prezervatif kullanılmalıdır.

Tek eşlilik (monogami) diye adlandırdığımız ” tek bir cinsel partnerin bulunması ” önemlidir.

Cinsel partnerinizin geçmişinde böyle bir hastalık olmasa da korunma yollarını tercih edilmelidir. Bazen partneriniz size doğru söylemiyor olabilir .

Cinsel ilişkiden önce partnerinizde olabilecek olası bulguları dikkatlice inceleyin, eğer ondan şüpheleniyorsanız veya partneriniz çok partnerli ise ilişkide bulunmayın.

Eğer sizde bir CTBH varsa bunu partnerinize bildirin ve cinsel ilişkiden uzak durun.

Hamilelikten korunmak için prezervatif dışı yöntemler uygulayan bayanlar bu yöntemleri her ne olursa olsun partnerine prezervatif kullandırmalıdır .

Başkasıyla herhangi bir nedenle aynı enjektörü kullanmaktan kaçının.

Kan ve kan ürünlerinin kullanımında dikkatli olunmalıdır.
Temizlik şarttır. Başkasının özel aletlerini kullanmayınız, kendi özel aletlerinizi de kullandırtmayınız. Eğer bu aletleri kullanmak veya kullandırmak zorunda kalırsanız bir daha kendiniz kullanmadan önce kolonya veya alkolle dezenfekte ediniz.

Şüphelendiğiniz durumlarda bir acilen doktora başvurunuz.

Günümüzde AIDS’in tedavisi ile ilgili oldukça geniş boyutta ve maliyette çalışmalar devam etmektedir. Şu ana kadar bulunmuş ilaçlar, hastalığa yakalanmış kişilerde ancak yaşam sürelerini arttırabilmiştir.

Henüz kesin bir tedavi şekli veya aşısı yoktur. O yüzden hastalığa yakalanmadan korunmak son derecede önemlidir.

Penis Sıkışması

Şubat 2, 2009

Penis Sıkışması
Penisin döl yolu içinde kalması. «Levator ani» kaslarının kasılması sonucu ortaya çıkar. Bu olay köpeklerde fizyolojik bir şeydir, köpekler cinsel birleşimden sonra 15-30 dakika kadar birbirlerine çengellenmiş halde kalırlar. Kadınlarda ise buna üst döl yatağı krampı adı verilmektedir. (Levator aninin sertleşmesi yüzünden meydana gelir).

Bu olay genellikle kuvvetli, sert birleşimlerden sonra görülür ve çoğu kez taraflar dış bir etki olmadan birbirlerinden ayrılamazlar. Bazen ancak narkozla, bazı hallerde ise kadının makatına bir ya da iki parmağın sokulması krampın çözülmesine yeter

Aşırı Cinsel İstek

Şubat 2, 2009

Aşırı Cinsel İstek

Cinsel yaşamda görülen, anormalliklerin en önemlilerinden biri şehevî duygu ve isteklerin, kişideki tüm öbür duyguları baskısı altına alması; iradeyi, tüm düşün ve ahlâk ölçülerini ayaklar altına alıp, kişiyi yalnızca cinsel doyuru peşinde koşturmasıdır. Şehevî duygunun bütün ortalama ölçüleri aşması, kişiyi bu denli kendine köle etmesine azgınlık adı verilir.

Azgınlık genel olarak iki türdür: Birincisi, kişinin cinsel özelliklerinde bir anormallik bulunması, yani o kimsede cinsel ve şehevî isteklerin normal ve ortalama ölçüleri çok aşan bir fazlalık göstermesidir. Böyle kadınlarla ilgili bir olay anlatılırsa durum daha iyi anlaşılmış olur:

Bayan V gençliğinden beri erkeklere çok düşkün olmaktan yakmıyor. İyi aileden, ince yapılı, iyi yürekli, sık sık yüzü kızaracak kadar da utangaç bir kişi olmasına karşın kızlığından beri davranışları ailesini sürekli olarak kaygılandırmış, çünkü karşı cinsten birisi ile yalnız kaldığı zaman, çocuk, yetişkin, genç, ihtiyar, güzel, ya da çirkin olmasına hiç bakmadan, çırılçıplak soyunur ve cinsel gereksemelerinin doyurulmasını istermiş. Kendisini evlendirerek tedavi etmeyi düşünmüşler. Kocasını çok sevmesine rağmen, kendisini şehevî isteklerinden alıkoyamaz ve yine yalnız bulduğu her erkeği ister, bu erkek ister adî bir insan, ister bir asker ya da öğrenci olsun, cinsel birleşmeye çağırırmış. Kendisini bu istekten hiç bir şey vazgeçiremezmiş. Hattâ büyükanne olduktan sonra bile rastgele erkeklerle düşüp kalkmaya devam etmiş. Bu arada 12 yasında bir erkek çocuğunu kendisi ile birleşmeye zorlamış. 65 yasında olmasına rağmen birleşme kabiliyetini muhafaza etmiş. Nihayet kendisini önce bir manastıra sonra da akıl hastahanesine göndermişler. 73 yaşında beyin kanamasından ölmüş.

Bu tür şehevî duygu fazlalığı türlü sapıklıklara da yol açmaktadır, teşhircilik, sadizm, hayvanlarla sevişme, ölülerle cinsel ilişkiler kurma gibi… Yine bu gibi kimselerin çoğu sonunda akıl hastahanelerine kapatılmaktan kurtulamamaktadır.

Tarihte de şehvet fazlalığı ile ilgili bir takım örnekler vardır. Bunların en ünlülerinden biri Romanın zalim İmparatoriçesi Messalina’dır Büyük Petro’nun karısı Katerina için de aynı şey söylenmektedir. Dr. Kraft Edbing, şehevî duyguları böyle pek aşırı olan kadınlara hali vakti iyi, hattâ bazen pek fazla iyi olanlar arasında rastladığını oysa erkeklerde bu gibi azgınlık olaylarının en aşağı tabakadaki erkekler arasından çıktığını söyler. Bu şehvet fazlalığını hekimler alkol, kokain alışkanlığına ya da iç salgı bezlerindeki bir bozukluğa bağlarlar.

Azgınlığın ikinci türü de yaslı kadın ve erkeklerde görülen olaylardır. Gazetelerde bu tür olaylara sık sık rastlanır. Cinsel ilişkide bulunma yeteneğini yitirmiş, cinsel erkten düşmüş yaşlı erkekler böyle bir azgınlığa kendilerini kaptırdıkları takdirde daha çok homoseksüellik, cinsel organlarını gösterme, çocuklarla sevişme gibi sapıklıklar gösterirler. Bu gibi durumlarda adı geçen kişilerin akıl hastahanelerine yatırılmaları gerekli olmaktadır. Yaşlılıktaki azgınlığın bir nedeni, bunama halinin bas göstermesi; bir nedeni ise yaslanmanın ve ölüm korkusunun verdiği ruhsal dengesizlik olabilir. Kimi kişilerde bu azgınlık, delilik nöbetleri şeklinde kendini gösterir.

Cinsel Soğukluk

Şubat 2, 2009

Cinsel Soğukluk
Cinsel soğukluk “cinsel birleşmeden gereğince zevk almamak” olarak tanımlanabilir. Cinsel birleşmenin en yüksek haz derecesi olarak kabul edilen orgazma ulaşamamaktan, bu derecenin biraz gerisinde kalmaktan başlayarak cinsel birleşmeden, en ufak bir zevk almak bir yana, nefret etmeye kadar değişen durumlara rastlanabilir.

Bir kadının cinsel bakımdan soğuk olması onun kısır olması demek değildir. Çünkü kadınlar hiç cinsel birleşme yapmadan da (örneğin sunî döllemede hekimin spermayı bir şırıngaya doldurup döl yatağına şırınga etmesinde olduğu gibi) gebe kalabilirler. Genel olarak bütün kadınlar yeterli bedensel ve ruhsal uyarmalarla hazırlandıkları takdirde cinsel birleşmeden zevk alabilirler. Kadınlardaki bu yetenek erkeklerdekinden daha az değildir. Ancak aşağıda belirtilecek olan nedenlerle – özellikle toplumumuzda – cinsel soğukluk daha çok kadınlar arasında görülmektedir.

Hiç orgazma erişemeyen ya da yetersiz orgazma erisen bir kadın için, evliliğini bir mezarlıkta yasıyor, denilebilir. Yeni evlenmiş bir kadının orgazma ulaşmayı öğrenebilmesi için belirli bir süre gereklidir. Ancak bu sürenin uzunluğu ya da kısalığı kadına göre değişir. Yapılan bazı araştırmalara göre, kadınların yüzde yirmi dördü ilk cinsel birleşme denemelerinde, yüzde yirmi yedisi evliliklerinin ilk bir kaç haftasında, yüzde yirmi altısı evlendikten bir yıl sonra, yüzde on altısı bir yıldan daha uzun bir süre sonra orgazma ulaşmışlar, yüzde yedisi ise orgazmı hiç bir zaman tadamamışlardır. Ancak, kadınların yüzde yirmi dördünün ilk cinsel birleşmede orgazmı başarabildikleri iddiası oldukça kuşku götürür bir sonuçtur. Yapılan bir başka araştırma kadınların ancak yüzde dördünün ilk cinsel birleşmede orgazma ulaşabildiklerini, yüzde ellisinin ise evliliklerinin ilk bir kaç haftasında aynı başarıya eriştiklerini belirtmektedir.

Bu konuda yapılan araştırmaların tümü göz önüne alındığı zaman ortaya çıkan sonuç şudur: Her dört kadından ikisi cinsel bakımdan soğuktur, (frijittir) Ancak, çoğu kez, yaklaşık olarak bir yıllık bir uğraşmadan sonra bu iki kadından biri kurtulabilir. Geriye kalan dörtte bir ise daha uzun bir süre soğukluk çekmeye mahkûmdur. Kadınların büyük çoğunluğu, soğuk olmalarının gerçek nedenini kocalarının beceriksizliğinde ararlar. Oysa, çoğu kez durumdan erkek kadar, hatta ondan daha fazla, kadın sorumludur.

Erkeklerin Sebep Olduğu Cinsel Soğukluk:

a) İlk Gece Yapılan Yanlışlar

ilk kez cinsel denemeye girişen erden bir kızın, bir miktar acı duyması olağandır. Ama eşinin anlayışlı ve yumuşak davranması bu acıyı geniş ölçüde azaltabilir. Erkeğin sabırsız, hoyrat, ya da düşüncesiz davranışları, kadında, cinsel birleşmeden acıdan başka bir şey beklenemeyeceği duygusunu uyandırabilir. Bu tür duygular zamanla çok derin bir korku haline gelebilir ve kadının cinsel yönden soğuk kalmasına yol açabilir.

b) Erkeğin Cinsel Aksaklık ya da Eksiklikleri

Penisin yeteri kadar sertleşememesi, erken meni gelmesi, çok büyük ya da çok küçük penis, cinsel soğukluğa benzer bir durum yaratabilir kadında. Ama aslında bu gerçek bir soğukluk değildir. Kadın bu tür kusurları olmayan bir başka erkekle doyuruya ulaşabilir. Böyle bir durum karsısında, erkeğin bir hekime görünmesi gereklidir.

c) Yanlış Cinsel Teknik

Genel olarak, kendi cinsel tekniğini ilerletmeye çalışan erkek, bunu yaparken eşinin cinsel gelişimini pek göz önüne almaz. Bunun sonucu olarak da, başlangıçta eşinin utangaçlık duyguları içinde olabileceğini düşünmez. Oysa bundan daha yanlış bir davranış olamaz. Erkek, kadınların alelacele öğrenilmiş, yalan yanlış uygulanan sevişme tekniklerinden hoşlanmadıklarını bilmelidir. Kendisi iyi niyetle hareket ediyor bile olsa, çok geçmeden eşinin soğuklaştığını görecektir.

Kadınların Kendilerinden Gelen Cinsel Soğukluk:

a) Cinsel Gelişimde Gecikmeler

Yumurtalıklardan gelme bir bozukluk ya da aksaklık dolayısı ile üreme organları gerektiği gibi gelişmemiş olabilir ve bu, kadında cinsel isteğin azalmasına ve giderek cinsel soğukluğa yol açabilir. Ama bu konuda fazla kaygıya kapılmak yersizdir. Kadın evlendikten sonra olgunlaşacak, fazla derin olmayan aksaklıklar kendiliğinden geçecek, ve sonunda orgazm mümkün olacaktır.

b) Üreme Organlarında İltihaplar

Parametritis (döl yatağı çevresindeki bağ dokusu iltihabı) çeken, ya da döl yatağında, yumurtalık tüplerinde, yumurtalıklarında ya da diğer üreme organlarından birinde iltihap olan kadınlar cinsel birleşme sırasında acı duyarlar. Dış organların tersine, iç üreme organları iltihapları kolay kolay farkedilemez ve çoğu kez iltihabın başlangıcında tedaviye başlanamaz. Bu yüzden kronik hale gelen bazı iltihaplar dolaylı olarak cinsel soğukluğa yol açabilir. İltihap, çocuk aldırma, doğum, ya da kirli ellerle dokunma yoluyla alınmış bel soğukluğu mikrobundan ya da bir başka mikrop dolayısı ile meydana gelmiş olabilir. Başka hiç bir nedenden ötürü cinsel soğukluk duymamış kadınlarda bile bu tür soğukluğa rastlanabilir.

c) Doğum Sırasında Açılmış Yaralar

Kadın doğum yaparken meydana gelen yırtılmalar ya da kesiklerin sonradan iyi tedavi edilmemiş olmaları, ya da üst üste yapılan doğumlar sonucu döl yolunun gevşemiş olması nedeni ile, cinsel birleşmeden zevk alamaz hale gelebilir ve bu da zamanla cinsel soğukluğa yol açabilir. Doğum sırasında meydana gelen yırtılma ne kadar ufak olursa olsun, hemen yeniden dikilmelidir. Bazı kadınlar, hekimin kestiği yeri yeniden dikmesine izin vermezler. Oysa, hekimin doğumu kolaylaştırmak amacı ile perineum’u (apış arası) kesmesi, sonradan yapılan dikiş iyi tutturulduğu takdirde, hiç de kaygı verecek bir işlem değildir. Bu işlemin cinsel duygular üzerinde her hangi bir etkisi olmaz.

d— Duygusal Baskılar

Cinsel ilişkileri günah ya da kirli sayan bir takım dinsel ya da toplumsal baskıların altında kalmış olan kadınlar cinsel yönden soğuk olabilirler. Bu tür soğukluk özellikle, bilgisizlikleri yüzünden cinsel birleşme sırasında hareketsiz kalan kadınlarda görülür.

e– Duygusal Şok

Bir takım seyrek durumlarda, cinsel soğukluğun eskiden kalma bir ruhsal «yara»ya bağlandığı olur. Kadın, başından geçmiş olan bir cinsel zorlanma olayını ya da çocukluğundan hatırladığı cinsel oyunlar ya da daha önceki başarısız cinsel denemelerini unutamadığı için soğuk olabilir.

f— Homoseksüellik

Homoseksüel ilişkilerin kurulmasına etken olan bir çok ruhsal faktörlerden biri de erkeklerden tiksinme durumudur. Erkeklerden tiksinen bir kadının da onlara karşı soğuk olması olağandır.

g— Güzellik ve Çeşitli Nedenlerle, Kocayı Küçük Görmek

Güzelliği herkes tarafından övülen bazı kadınlar kendilerinden ve kendi görünüşünden başka bir şey düşünmez olurlar. Genellikle kocalarından memnun değildirler, her dakika daha iyi bir eş seçmedikleri için yakınırlar. Eşlerinin kendilerine son derece bağlı olmalarını, kendilerinden hiç bir şey esirgememelerini dilerler, ama bu konuda kendilerinden bir şey vermeye yanaşmazlar. Bu tür kadınlarını çoğu cinsel yönden soğuk olmaya yatkındırlar.

h— Gebe Kalma Korkusu

Bir kadın ister çocuk sahibi olsun, ister hiç çocuk yapmamış olsun, artık çocuk istememekte kesin kararlı ise, cinsel bakımdan soğuklaşabilir. Doğum kontrolü ve kürtaj işleminin yaygınlaşmaya başlamış olması, bu nedenle meydana gelen soğuklukları oldukça azaltmıştır. Ama sık sık çocuk aldırmış kadınlar arasında bile bu tür soğukluğun kurbanı olanlar görülür, çünkü durmadan kürtaj yaptırmak hoşa giden bir şey değildir. Ayrıca bir kadının kürtaj sırasında karşılaşabileceği komplikasyonlar «gebe kalmak» tehlikesini onun gözünde büyüterek cinsel soğukluğuna yol açabilir.

Çevre ile İlgili Cinsel Soğukluk:

a— Ev İçindeki İlişkiler

Kayınbaba ya da anası ile, görümceleri ya da kayınbiraderleri ile ya da kendisi ile aynı evde oturan diğer akrabalar ile iyi geçinemeyen bir kadın cinsel bakımdan soğuklaşabilir. Bu durumda olan bir kadın, aslında kocasına karsı olan hoşnutsuzluğunu dolaylı bir yoldan belirtmektedir,

b— Yatak Odasının Uygun Olmayışı

Çiftin yatak odasının üçüncü bir kişi tarafından paylaşılıyor olması, ya da hemen bitişiklerindeki odada bir başkasının yatıyor olması, ya da örneğin banyoya giden yolun çiftin yatak odasından geçmesi gibi durumlarda, kadın cinsel birleşme sırasında birinin odaya girebileceği korkusu ile her an tetikte olmak zorundadır. Bu durum, giderek cinsel soğukluğa yol açabilir.

Yukarda kısaca özetlenen nedenlerden ötürü kadında cinsel soğukluk meydana gelebilir. Çoğu kez, adı geçen nedenlerden bir kaçı birleşerek cinsel soğukluğun doğmasında etken olurlar. Bu yüzden, cinsel bakımdan soğuk (frijit) olan bir kadın, kadın hastalıkları uzmanının yanı sıra bir de ruh hastalıkları uzmanına görünmelidir

Aşırı Cinsel İstek

Şubat 2, 2009

Aşırı Cinsel İstek

Cinsel yaşamda görülen, anormalliklerin en önemlilerinden biri şehevî duygu ve isteklerin, kişideki tüm öbür duyguları baskısı altına alması; iradeyi, tüm düşün ve ahlâk ölçülerini ayaklar altına alıp, kişiyi yalnızca cinsel doyuru peşinde koşturmasıdır. Şehevî duygunun bütün ortalama ölçüleri aşması, kişiyi bu denli kendine köle etmesine azgınlık adı verilir.

Azgınlık genel olarak iki türdür: Birincisi, kişinin cinsel özelliklerinde bir anormallik bulunması, yani o kimsede cinsel ve şehevî isteklerin normal ve ortalama ölçüleri çok aşan bir fazlalık göstermesidir. Böyle kadınlarla ilgili bir olay anlatılırsa durum daha iyi anlaşılmış olur:

Bayan V gençliğinden beri erkeklere çok düşkün olmaktan yakmıyor. İyi aileden, ince yapılı, iyi yürekli, sık sık yüzü kızaracak kadar da utangaç bir kişi olmasına karşın kızlığından beri davranışları ailesini sürekli olarak kaygılandırmış, çünkü karşı cinsten birisi ile yalnız kaldığı zaman, çocuk, yetişkin, genç, ihtiyar, güzel, ya da çirkin olmasına hiç bakmadan, çırılçıplak soyunur ve cinsel gereksemelerinin doyurulmasını istermiş. Kendisini evlendirerek tedavi etmeyi düşünmüşler. Kocasını çok sevmesine rağmen, kendisini şehevî isteklerinden alıkoyamaz ve yine yalnız bulduğu her erkeği ister, bu erkek ister adî bir insan, ister bir asker ya da öğrenci olsun, cinsel birleşmeye çağırırmış. Kendisini bu istekten hiç bir şey vazgeçiremezmiş. Hattâ büyükanne olduktan sonra bile rastgele erkeklerle düşüp kalkmaya devam etmiş. Bu arada 12 yasında bir erkek çocuğunu kendisi ile birleşmeye zorlamış. 65 yasında olmasına rağmen birleşme kabiliyetini muhafaza etmiş. Nihayet kendisini önce bir manastıra sonra da akıl hastahanesine göndermişler. 73 yaşında beyin kanamasından ölmüş.

Bu tür şehevî duygu fazlalığı türlü sapıklıklara da yol açmaktadır, teşhircilik, sadizm, hayvanlarla sevişme, ölülerle cinsel ilişkiler kurma gibi… Yine bu gibi kimselerin çoğu sonunda akıl hastahanelerine kapatılmaktan kurtulamamaktadır.

Tarihte de şehvet fazlalığı ile ilgili bir takım örnekler vardır. Bunların en ünlülerinden biri Romanın zalim İmparatoriçesi Messalina’dır Büyük Petro’nun karısı Katerina için de aynı şey söylenmektedir. Dr. Kraft Edbing, şehevî duyguları böyle pek aşırı olan kadınlara hali vakti iyi, hattâ bazen pek fazla iyi olanlar arasında rastladığını oysa erkeklerde bu gibi azgınlık olaylarının en aşağı tabakadaki erkekler arasından çıktığını söyler. Bu şehvet fazlalığını hekimler alkol, kokain alışkanlığına ya da iç salgı bezlerindeki bir bozukluğa bağlarlar.

Azgınlığın ikinci türü de yaslı kadın ve erkeklerde görülen olaylardır. Gazetelerde bu tür olaylara sık sık rastlanır. Cinsel ilişkide bulunma yeteneğini yitirmiş, cinsel erkten düşmüş yaşlı erkekler böyle bir azgınlığa kendilerini kaptırdıkları takdirde daha çok homoseksüellik, cinsel organlarını gösterme, çocuklarla sevişme gibi sapıklıklar gösterirler. Bu gibi durumlarda adı geçen kişilerin akıl hastahanelerine yatırılmaları gerekli olmaktadır. Yaşlılıktaki azgınlığın bir nedeni, bunama halinin bas göstermesi; bir nedeni ise yaslanmanın ve ölüm korkusunun verdiği ruhsal dengesizlik olabilir. Kimi kişilerde bu azgınlık, delilik nöbetleri şeklinde kendini gösterir.

Testis Urları

Şubat 2, 2009

Testis Urları
Testis urlarının çoğu 20-30 yaşları arasında varlıklarını belli ederler. Bunlar içinde, kötü tabiatlı olan urlar çoğunluktadır. Erkeklerde görülen kanserlerin %0.5’i testisten oluşmuş urlardır. Bu urların meydana geliş nedeni kesinlikle bilinmez. Ancak çoğunlukla erkeğin cinsel yönden en aktif olduğu devrede görülmeleri cinsel faaliyet ve ona yol açan etkenlerle bu urlar arasında bir ilişki olabileceği düşüncesine yol açmıştır. Bu ara, yerine inmemiş testislerde ur oluşumu olağanlığının da yerine inmiş testislere oranla daha yüksek olduğunu belirtmek gerekir. Testis urları, mikroskop altında incelendiklerinde ortaya çıkan görünümlere göre şu tiplere ayrılırlar:

Teratoma:

Bir insanda bulunan dokuların hemen hepsine benzer hücreler meydana getirme yeteneğinde olan testis hücrelerinden oluşurlar. Teratomların değişik tip leri vardır.

İntersisyel Hücre Urları:

Bu urların %90’ı kanser tabiatlı değildir. Erkeklik hormonu salgılamaları sonucu, bazen erken ergenliğe yol açarlar. Bir miktar kadınlık hormonu salgılayan tipleri bazen erkekte memelerin büyümesine neden olabilir.

Sertoli Hücreli Urlar:

Bu urlar nadir olup genellikle iyi tabiatlıdırlar. İlginç yönleri kadınlık hormonu salgılamaları ve bu nedenle erkekte kadınlaşma belirtilerine yol açmalarıdır.

Testis urlarının yaklaşık olarak %15’i gonadotropin hormonu salgılarlar. Bu hormonun insan kanında ve idrarında yüksek değerlerde bulunmasının saptanması esasına dayanan gebelik testleri bu nedenle pozitif çıkabilir. Erkeklere uygulanan gebelik testinin pozitif çıkmasına yo! açan testis urları genellikle kötü tabiatlıdırlar.

Testis urlarının belirtisi çok kere bu bölgede bir büyümeden ibarettir. Hormon salgılayan urlar da bu belirtiye salgılanan hormonun tipine has belirtiler de eklenir. Tedavisi testislerin çıkarılması, urlar kötü tabiatlı ise bu bölgeye sonradan ışın tedavisi uygulanmasıdır. Son yıllarda bulunmuş olan Methotraxate ve Actinomycin-D gibi ilaçlar bu urların tedavisinde başarı oranını yükseltmişlerdir